93 HARBİNDE BİR MUTASAVVIF; AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHANEVİ (K.S.) (1813-1894) Elmi Məqalələr, Tarix, Turan 18 декабря 2016 Hüseyin BUDAK Dr.Med. AraştırmacıGümüşhane Eğitim - Kültür ve Sağlık Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, drhbudak@ gmail.com====================== 1. A.Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi K.S. Hayatı:Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi (K.S.), 1813 (H.1228) yılında (M.Fevzi, s.131) Gümüşhane’de doğmuştur. Horasan kökenli bir ailenin çocuğu olduğu rivayet olunur. (Budak, 2014, s.75-78) İlk ilimlerini Gümüşhane’de okumuş ve 8 yaşlarında Kur’an-ı Kerimi hatmetmiştir. 10 yaşlarında göç ettikleri Trabzon’da babasının ticaretine yardım ederken bir taraftan sarf ve nahiv ilimlerini ikmal etmiştir. Babasının dükkânına mal almak üzere İstanbul’a amcası ile geldiğinde H.1247- M.1831 sonrası artık Trabzon’a dönmek istemediğini bildirerek Beyazıt Medresesinde ilme intisap eder. Daha sonra Mahmutpaşa medresesinde bulunan bir odaya taşınır. Hocaları günün sayılır âlimlerindendir. Sultan Abdülmecid’in hocası, huzur dersleri muhatabı, Şehri Hafız, Hacı, Esseyyid Muhammed Emin Efendiden (V.1281-1864) dersler alır. Diğer hocası Kürt Hoca diye maruf, Sultan 2. Mahmut’un hocası Abdurrahman El- Harputi’dir. (V.1267-1851) Laz Osman Efendi bir diğer hocasıdır. 1844 de üst icazet alır, Beyazıt dersiamlığına tayin olunur. (Gündüz, s. 11-18) Gümüşhane’deki hocaları ve İstanbul’daki hocaları tasavvufa meyyaldirler. 1844 yılından itibaren tasavvufa da yönelir. Alaca minare tekkesi şeyhi Abdulfettah Akri’nin sohbetlerine devam eder. İmam-ı Halidi Bağdadi’nin halifelerinden Lübnan - Trablusşam Müftüsü Ahmet Bin Süleyman El-Ervadi’ den hilafeti tamme ile tasavvufi icazet alır. (1848) (Kılıç, s.114) Gümüşhanevi, 1859’dan itibâren (46 yaşlarındadır) Cağaloğlu’nda metrûk vaziyette bulunan “Fâtma Sultân Câmi-i Şerîfi”ni tamir, ihyâ ve imâr etmeye ve irşâd faaliyetlerini de buradan devâm ettirmeye başlar. İleride “Gümüşhânevi Dergâhı” olarak ün kazanacak olan bu mekâna Hazretin hânesini nakli ise 1875 senesidir. İlk haccı H.1280-1863 dedir. İskenderiye’de 13 gün kalır. Z. H.1293 (1876)’da Şeyhül Harem Hacı Emin Paşa’nın kızı Havva Seher hanımla evlenir, 1877/1878 Doğu cephesinde Türk - Rus savaşına katılır.Trabzon üzerinden önce Kars cephesinde tüfek atarak savaşır. Bir ara Of ‘a gelir, dersler verir sonra yeniden Batum cephesine gazaya gider. Dönüşünde yeniden hacca giderek Mısır’da 3 yıl kalır ve İstanbul’a döndüğünde tekkesine yerleşir. Kısa bir rahatsızlıktan sonra H.1311 Zilkadenin 8 sinde (13 Mayıs 1894) Pazar günü vefat ederek, Sultan 2.Abdülhamit’in müsadesiyle Süleymaniye Camii Haziresinde, Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinin yanına defn olunmuştur. Kabri bugün bakımlı ve gayet iyi durumda olan bir ziyaretgâhtır. (Eyice, s. 484) Ramuz El-Ehadis, Mecmuatül Ahzap, Camiül Usul, Kırk Hadis başta olmak üzere onlarca eseri vardır. Yetiştirdiği talebeleri Türkiye’den başka Rusya Federasyonunda; Başkurdistan’da ve Mısır dâhil dünyanın pek çok yerinde, yolunu devam ettirdiler. Matbaa kurarak kitap bastırdı. Of, Bayburt, Rize ve İstanbul’da 4 büyük kütüphane vakfetti. 2. AG’nin 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşına KatılmasıMenakıbı Ziyaiyye’de Gümüşhanevi’nin Osmanlı - Rus savaşına katılması ve cömertliğin üst seviyesi olan can cömertliğinde de bulunduğunu görmekteyiz.24 Nisan 1877 de Rus harbi resmen ilan edildğinde AG. 64 yaşındadır. İlmin ve kemalin zirvesindedir. O içinde bulunduğu toplumuna karşı sorumluluğunu hem ilmi dirayeti hem mücahit karakteriyle ortaya koyduğunu belirtmek gerekir. Deliser, Haza Kitabül Matlabil Mücahidin de kitabın yazılma şartlarını 93 harbinin icbar ettiği görüşündedir. (Deliser, 2013, s. 141-144)24 Nisan 1877’de Rusya, müttefikleri Romenler, Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar’la birlikte Osmanlı Devleti’ne savas açtı. Tarihte Doksan Üç Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savası farklı cephelerde oldukça zor sartlarda yapıldı. Dogu cephesinde savasmak amacıyla, düşman hücumu karşısında Trabzon yolu ile Kars’a giden Gümüşhanevî’nin müridleri ile birlikte cephede fiilen savaşa katıldığı ve askere moral desteğinde bulunduğu söylenmektedir. O senenin 9 Eylül’ün de başlayan Ramazan ayına kadar savaşa devam eden Gümüshanevî’nin, savaşın hafiflediği ve durakladığı bir sırada Of’a geldiği ve Ramazan ayı boyunca burada 280’i aşkın talebeye Râmûz okuttuğu birçok kisiyi de halvete sokarak hilafet verdiği bildirilmektedir. Bayram sonu tekrar Batum’a giden Gümüshanevî’nin bizzat silahı ile savasa girdiği ve düsmana karşı kurşun sıktıgı anlatılmaktadır. Başta Batum cephesi ve kolordu kumandanı Müşir Derviş Pasa olmak üzere diğer subayların çok hürmet ve itibar gösterdiği nakledilmektedir.Savaş iki cephede yapılmıştır. Balkanlarda ve Kafkas cephesinde. Kafkas - Doğu cephesinin başkomutanı Ahmet Muhtar Paşadır. Genç çok kabiliyetli bir askerdir. 1839 da Bursa da doğdu. İlk olarak Bosna’da Ömer Paşanın yanında Karadağ savaşlarına katıldı.1869 da yemen’e tayin edildi. Arap isyanlarıdaki başarısı ile 1871 de müşir general rütbesini kazandı. Ahmet Muhtar Paşa 16 Mart 1877 tarihinde başkumandanlık görevini üstlenmek üzere deniz yoluyla Trabzon’a , oradan da 30 mart 1877 de Erzurum’a ulaştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Gaziosman paşa’dan 7 yaş küçüktü. 38 yaşındaydı. 32 yaşında müşir olmuştu. Kendisi binbaşı iken o sırada gene müşir olan Derviş paşanın maiyetinde kurmay olarak çalışmıştı. Bu savaşta ise Derviş paşa, Ahmet Muhtar Paşanın emrine verilmişti. Erzurum kalesi Erzurum valisi müşir Kurd İsmail Paşa’nın (Kars doğumlu) emrine verilmişti. (Öztuna, s. 46-48) Savaş patladığında Kafkasya cephesinin sınırında 90 000 Türk askeri ve 97 sahra topu vardı. 70900 asker Kars –Ardahan D. Beyazıd’da, 20.800 asker Batum cephesinde idi Bu Türk kuvvetlerinin karşısında Ermeni asıllı Rus Generali Melikof’un 125000 askeri ve 189 topu vardı. Doğu cephesinde savaş General Turgassof’un 30 Nisan’da Doğubeyazıt’ı ve 17 Mayıs’ta Ardahan’ı almasıyla batı (Tuna) cephesinden çok önce başladı. (Öztuna, s. 46-48) General Hasgussof Doğubeyazıtta, karşında Faik Paşa var, (Van ordusu). Solda Delibalta geçidini savunan Mehmet paşa vardır. (şehid olmuştur). Bu başarılardan cesaret alan Rus generali Kars’a doğru ilerlerken 21 Haziranda Halyoz meydan muharebesinde Ahmet Muhtar Paşaya yenildi. 25 Haziranda Muhtar paşa bizzat başkumandan Melikof’u Zivin meydan muharebesinde mağlup etti. Bunun üzerine Çar Melikof’u azletti. Ve Kafkas cephesi baş komutanlığını kardeşi Grandük Mihaylo’ya verdi. Meraşal Grandük Mhaylo, Çarın 3 erkek kardeşinden küçüğü olup, 45 yaşında bulunuyordu. Bir yaş büyük kardeşi Grandük Nikola ise Tuna cephesi başkumundanı idi. 25 Ağustosta yapılan Gedikler muharebesi de Osmanlı ordusunun zaferi ile neticelendi. Bu muharebede 1000 mehmetçik şehit olurken, üç bin Rus askeri öldürüldü.9 Eylül 1877 de Ramazan başladı ve 7 Ekimde son buldu. Kış şartları başlamış oldu. Ruslar, 14 Ekimde Aladağ’daki (Digor) Türk kuvvetlerine taarruz ederek kuşattılar. Ordunun sağ kanadını teşkil eden bu kuvvetler 6500 piyade ile 42 toptan ibaretti. Ahmet Muhtar Paşa geri çekilme kararı aldı. Kars’ı Hami Paşaya bırakılarak, Erzurum’a çekildi. Böylece ordunun tamaman dağılma ihtimaline engel oldu. Bu geri çekilme harekatı sonradan Avrupa harp akademilerinde kurmay adaylarına okutulmuştur. Komutan Ferik Ömer Paşa ve Hacı Reşid Paşa, beş liva, ikiyüzelli subay ile 6500 er’den kurulu birlik bütün silahları ve cephaneleriyle teslim oldu. (19 Kasım 1877) (Karal, s.52-56) Doğu cephesinin Batum cephesinde ise Baş Komutan Ahmet Muhtar Paşaya bağlı olarak Komutan Derviş Paşadır. Ruslar General Oklobiyo komutasında bulunuyordu. Yanında General Denibeokov ve General Shelemetev vardı. Shelemetov savaşta öldü. Ardahan kısmında Hüseyin Paşa ve Liva komutanı Hasan Paşa vardı. Batum’da Müşir İbrahim Derviş Paşa Lofçalı (1817-1896) savaş sonuna kadar Batum limanını başarı ile savunmuştu. (Öztuna, s. 46-48)SONUÇ olarak; Rusların taarruzunun ilk hedefi Erzurum’un ele geçirilmesiydi. Ve 6 ayda bunu gerçekleştirmesi planlanıyordu. Fakat Aziziye tabyasındaki başarılı savunma savaşı ve Ahmet Muhtar Paşanın başarılı ricat savaşı ile Ruslar doğu sephesinde istenilen başarıyı elde edememişti. Batı cephesinde Ruslar İstanbul önlerine kadar gelmiş. Bu cepheye takviye olarak Erzurum’u Kurt İsmail paşaya bırakan Ahmed Muhtar Paşa, Çatalca savunması ile görevlendirilmiştir. Ahmet Ziyaüddin hazretlerinin savaşa katıldıktan sonra Ramazanda Of ilçesi Çafaruksa Beldesine geldiği, kütüphane yaptığı ve buradaki medresede ders okutuğu belirtilmektedir. Ardından Batum cephesine geçtiği görülmektedir. Buna gore Büyk bir mutasavvıf olan Gümüşhanevi, zafer kazanılan Holyoz, Zivin, Gedikler gibi muharebelere katılmıştır. Kars savaşı düşman ilerlermesini durduran başarılı savunma savaşları olmuştur. Böyle bir manevi önderin savaşa katılması askere moral destek vermiştir.KAYNAKÇA-Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, (2007), Camıul Usul ve Eki Müt. Hüsameddin Fadıloğlu, Milsan Yay. İst.-Budak. H. (2014), ‘Ahmed Ziyaüddin Efendi Şemaili Ailesi Doğduğu ve Çocukluğunun Geçtiği Muhit Vefat Tarihi ve Kütüphaneler ‘1.Uluslararası Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu, Gümüşhane Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, 03-05 Ekim 2013, Gümüşhane, - Deliser B. (2014) ‘Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin Kitabul Abir Adlı Eseri’ 1.Uluslararası Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu, Gümüşhane Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, 03-05 Ekim 2013, Gümüşhane-Gündüz, İ. (1984), Gümüşhanevi Ahmet Ziyaüddin (K.S) Hayatı Eserleri Tarikat Anlayışı ve Halidiyye Tarikatı, Seha Neşriyat, İst.-Eyice, S.,’ (1987) ‘İstanbul’un Kaybolan Eski Eserlerinden Fatma Sultan Camii Ve Gümüşhaneli Dergâhı’ Prof. Dr. S.Fahri Ülgener’e Armağan İÜ İktisat Fak. Mecmuası C. 43, Sayı. 1-4, İst, -Karaca, H. (2014), Bir Tasavvuf Klasiği Olarak Camıul Usul. 1.Uluslararası Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu, Gümüşhane Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, 03-05 Ekim 2013, Gümüşhane, Sy. 369-376-Karal, E. Z. Osmanlı Tarihi 4. Cilt Atatürk Kültür Dil ve Tarih yüksek Kurumu Yayınları 8. Dizi, Yer ve tarih belirtilmemiş.-Kılıç, R., (2006) ‘Osmanlı Devletinde Yönetim-Nakşibendî ilişkilerine Farklı Bakış Halidi Sürgünleri’ Tasavvuf: İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, Sayı: 17 Ankara, Ss: 103-119 - Mustafa Fevzi Efendi, (2010), Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi Menkıbeleri İnsan Yay. Çev. Tahir Hafızoğlu İstanbul-Öztuna, Y. (2008), 2. Abdülhamid Zamanı ve Şahsiyeti, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul ÖZETSon dönem Osmanlı ulema ve mutasavvıflarının önemli şahsiyetlerinden birisi 19. Yüzyılda yaşamış ve günümüz dünyasına da etkileri bulunan Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevidir. Örnek bir hayata sahip olan Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi fütüvvetin son noktası olan can cömertliğinide ortaya koyar ve düşmana karşı savaşmak için 93 harbine bizzat katılır. 1877/1878 Doğu cephesinde Türk - Rus savaşına katılır. Trabzon üzerinden önce Kars cephesinde tüfek atarak savaşır. Ahmet Muhtar Paşa’ nın yanında savaşa katılır. Ramazan ayında savaşın sakinleştiği bir dönemde Of’ a gelir ve Ramuz el Ehadis okutur. Sonra tekrar Batum cephesinde savaşa katılır. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi, Genç yaşta İstanbul’a gelmiş bir ömür ilim ve irfan içerisinde geçmiştir.’Devrinde onun gibi hadis âlimi ancak Hint diyarında bulunabilirdi ‘denilen bir hadis âlimi ve mutasavvıftır. Tebliğimizde çok yönlü bir alim ve mutasavvıf olan Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi hayatı, hayatında gösterdiği fütüvvet örnekleri ve Kars cephesindeki cihadı üzerinde durulacaktır.Anahtar kelimeler: Gümüşhanevi, Tasavvuf, 93 harbiFutuwwa İn The Life Of Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi (1813-1894)ABSTRACTOne of the most important personalities of the last period Ottoman ulamas and sufis is Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi, who lived in the 19th Century and has an impact on the modern world. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, whose life is a great example, executed generosity of life, which accepted as the last point of the Futuwwa, and participated in 93 war to fight against the enemy. In 18777/1878, he crusaded in Russo-Turkish war on the eastern front. The first he battled by firing a rifle in the front of Kars. He crusaded in the war with Ahmet Muhtar Paşa. In a period when the war calmed down during Ramadan he came to Of and taught “Ramuz el-ehadis”. After that, he crusaded in the front of Batumi again.Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi came to Istanbul early in life and lived in spiritual science and gnosis. He was a sufi and hadith scholar, it is said that in his age hadith scholar like him existed only in Indian land. In our communiqué, it is being emphasized on Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’s life, Futuwwa examples that he did and Jihad activities in Kars.Key words: Gümüşhanewi, Sufizm, 93 Warsçevirən: Nargiz HUSEYİN. Muəllif huquqları qorunur. Məlumatdan istifadə etdikdə istinad mutləqdir.